Houston Hakkında

Müjdemi isterim!

Çok uzun zamandan beri yazmak istediğim ve sizlerin heyecanla beklediğini bildiğim Houston Hakkında konulu yazıyı artık yazıyorum 🙂

Houston Hakkında fikirlerimizi paylaşmadan önce kızmazsanız bir şey söyleyeceğim. Aslında biz bu yazıyı bilerek geciktirdik 🙂 Yazacaklarımızın daha tarafsız ve gerçeklerle dolu olabilmesi için Houston’da geçirdiğimiz gün sayısnı arttırmak, deneyimimizi pekiştirmek istedik. Sonuçta buraya gelir gelmez, evet Houston en güzel yer, siz de kesin gelin diye yazmak yerine, şimdi artılarıyla eksileriyle daha objektif olabileceğimize inanıyorum. Sonuçta 1 yılı devirmek üzereyiz…

Bu vesileyle de bu yazıyı sabırsızlıkla bekleyen okuyucularımızın gözünde günah çıkartmış olayım 🙂

47127f498d48b63f0b302e514160d26e

İnsanları ve Havası

Houston şehri, Abd’nin güney eyaleti olan Teksas’tadır. 1836’da kurulmuştur ve 2.2 Milyon nüfusuyla New York, Los Angeles ve Chicago’dan sonra 4. en kalabalık şehirdir. Etnik köken olarak vatandaşların dağılımı %38 beyaz, %36 hispanik, %17 siyahi, %6 asyalıdır. Toplamda 145 farklı dilin konuşulduğu bu şehirde, İngilizce’den sonra İspanyolca da ana dilden sayılsa tuhaf kaçmazdı.

Hava ülke geneline göre sıcak. Hatta bir çoğunuzun gözünde Houston’un en meşhur problemi ve insanları en çok korkutan olayı yaz aylarındaki hava sıcaklığı. Burada yıllık ortalama sıcaklık 21 derece civarında. Yıl içinde hava 10-15 derecelere inerken, Temmuz-Ağustos ayları 33-34 derece gibi oluyor. Evet, doğrudur buranın sıcağı biraz kuru. Yazın yer yer nefes almak biraz zor olabiliyor. Ancak yoğun sıcakların peşinden yağan yağmur havayı hemen rahatlatıyor. Bir iki gün bu şekilde iyi gidiyor sonra tekrar nem oranı yükselirse nefes almada zorlanmalar yeniden başlıyor.

average-temperature-united-states-of-america-houston

Buraya gelmeden bu bizi gerçekten biraz meraklandırıyordu, acaba alışabilir miyiz diye. Ama geldik gördük ki Houston’da hayat genelde hep kapalı alanlarda geçiyor. Dolayısıyla sıcak nadir olarak bunaltıyor. Sonuçta Antalya’da hiç kimse güneşin altında sokaklarda saatlerce gezmez. Burda da onu yapmıyor olacaksınız. Yazın hatta içerilerdeki klima etkisinden üşüyüp hasta olan insanlar var. Yok ben üşümeyi New York’ta, Boston’da kar ile yaşamayı tercih ederim diyorsanız oraya gidebilirsiniz. Ama şöyle bir dünya hayal edin: Yılın 12 ayı parmak arası terlik ve şort giyebileceksiniz ve kimse size tuhaf gözle bakmayacak.

İşte Houston hem insanları hem de havası itibariyle bu kafada bir yer…

Yeme İçme

Yukarıda bahsettiğim gibi bu kadar çok farklı kültürün bir arada olduğu bu şehirde yemek çeşitliliğinin hemen altını çizmek lazım. Söylenene göre Houston’da gidebileceğiniz 10 binden fazla restoran varmış. Bu çok iddialı bir rakam. Yani kabaca her gün değişik bir yerde yemek yemek isterseniz 27 yıl boyunca hep farklı bir yere gidebilirsiniz. Ülke temalı restoranlar dışında, füzyon tipi, farklı mutfakları buluşturmaya çalışan bizim aklımızı ve hayalimizi aşan tadlarla da karşılaşmak mümkün. Ama genel olarak her köşe başında bir hamburgerci, bir kanatçı, bir pizzacı ya da bir meksika restoranı var. Bunun dışında mercimek çorbasına 4, lahmacuna 5, adana porsiyona 12 dolar vemeye razıysanız Türk restoranları da sayıca bayağı bir mevcut.

Mekanlar genelde hava sıcaklığı dolayısıyla kapalı salonlarda oluyor. Aşağı yukarı tüm restoranların kapı önlerinde 3-5 tane masası olsa da oturan insan pek göremezsiniz çünkü kıymetli klimalarından hiç ayrılamıyorlar. Bunun dışında tamamen dışarıda oturmalı mekanlar da mevcut tabii. Bunları da özel olarak araştırıp bulması sizden.

Tahmin edebileceğiniz gibi restoranlarda porsiyonlar büyük. Bazı yerlerde bir porsiyon nerdeyse 2 kişilik gibi bile gelebiliyor. Dolayısıyla To Go Box dedikleri paketlerden istemeye çekinmeyin. Koca bir tabağı tek seferde güpletmektense, fazla geleni yeni bir öğün gibi ertesi güne buzdolabında saklamak çok pratik ve ekonomik oluyor. Özellikle bazı menü kalemlerinde orta mı büyük mü gibi seçeneklerde çok az fiyat farkı oluyor, büyüğü seçin artanı paket yaparsınız. Yaparsınız dediğimiz paketi size getirip veriyorlar, siz kendi çatal bıçağınızla tabaktan kutuya transferi yapıyorsunuz. Utanılacak bir şey yok, herkes böyle yapıyor. Unutmayın, zaten o tabaktaki yemeklerin hepsini bir seferde yemeye alışırsanız kısa sürede kilo problemiyle boğuşmaya başlarsınız. Bu daha utanç verici olabilir 🙂 

Yerleşim Alanları

Büyüklüğü ve insan çeşitliliği göz önünde bulunudurunca mahalle ve pusula yönü olarak biraz bilgi vermek mutlaka faydalı olacaktır. İstanbul’u bilenler için örnek vereyim, Eyüp’le Etiler, Kadıköy’le Sancaktepe nasıl aynı yerler değilse Houston’da da bu gibi çok ciddi farklar mevcut. Bu anlamda, özellikle Houston’da karar kılan çiçeği burnunda adaylarımız evlerini ona göre bakmak isteyebilirler. Houston şehir altyapısı olarak 3 çevreyolu ile örülmüş(2,5 da denebilir). Kuzeyden güneye doğudan batıya tabak gibi olan şehir çok farklı semtler, değişik değişik yerleşim türleri ile dolu olan kocaman bir yer.

Tabi burada neresi Etiler, neresi Eyüp bütün sehri anlatmamıza imkan yok, sonuçta emlak sitesi değiliz ama bazı temel noktalarda deneyim ve gözlemlerimizi hızlıca paylaşalım. Ev bakanlara 2 önemli tavsiyemiz olsun:

1- Göl ve ormanlık alanlardan, ama en önemlisi dere boylarından uzak olmaya çalışın. Houston şehri bazı dönemlerde ağır yağış alıyor. Sel baskınları buranın doğal afeti. Bir şey olmaz deyip evden koltuklarınızın üstünden yüzerek çıkmak zorunda kalmayın. Bu anlamda detaylı haritayı harriscountyfemt.org sitesinden inceleyebilirsiniz. Burada adres arama kısmına ev baktığınız sokağı yazınca, oradaki sel riskini bir skala üstünden renklendirilmiş şekilde işaretli görebiliyorsunuz.

2- Evleri mahalledeki genel suç oranına göre de değerlendirin. Bunun için crimereports.com sitesini kullanabilirsiniz. Belki inanamayabilirsiniz ama bazı mahallelerde ünlenmiş meksika çeteleri birbirileriyle rekabet olsun diye sokak ortasında silahlı çatışma yapabiliyor. Ya da aynı mahalledeki farklı sokaklarda break-in dedikleri tarzda, evin camını kırıp yapılan hırsızlıklar daha fazla olabiliyor. Sokak sokak bakmanız, olayı ciddiye almanız şiddetle tavsiye olunur.

Yukarıdaki iki detayı aktarmışken, Houston’la ilgili en temel bilgiyi hemen aktaralım. Bu bilgi sadece 8 numaralı yolun, yani 2. çevreyolunun iç kısmıyla ilgili. 288 numaralı yolu bir orta çizgi olarak görün ve onun doğusunu (sağ tarafında) yaşanılacak bir yer olarak kesinlikle bakmayın. Merkeze yakın olarak yaşanılacak mahalleler 288’in solunda kalıyor. Bunun dışında 2. çevreyolunun dışıyla ilgili sağda ya da solda diye verebileceğimiz genel bir bilgi yok (merkeze uzaklığı dışında 🙂 )

(Demek istediğim bölgeyi aşağıdaki korkunç haritada da göstermeye çalıştım)

harita

Korkunç Harita

 

Ulaşım

Biraz da ulaşımla iligli bilgi verelim. Yurtdışından Houston’a gelmek için genelde herkes, THY’nin de kullandığı, George Bush Intercontinental Havalimanı’nı kullanıyor (Havacılık kodu IAH). 2016 itibariyle yazları haftada 7, kışları 5 gün İstanbul’dan direkt THY uçuşları mevcut. Bunun dışında Frankfurt, Paris, Amsterdam gibi AB şehirlerinden aktarmalı bir sürü uçuşlar da mevcut. Houston’un ağırlıklı olarak içhatlarda kullanılan ikinci büyük havalimanı da Hobby Havalimanı (Havacılık kodu HOU). Şehre ayrıca trenle Amtrak İstasyonu’ndan ya da Greyhound otobüsleriyle ulaşabilirsiniz. Yalnız aklınızda olsun sokağa çıktığınız ilk dakikadan itibaren bir araca ihtiyacınız olacak. Bu bir otobüs ya da bir araba olabilir.

Otobüs seferleri operasyon ve şehir kapsama olarak gayet iyi. Otobüse ek olarak 2 hatlık basit bir tramvay sistemi de mevcut. İşiniz ve eviniz denk gelirse belki faydalı olabilir. Otobüs ve tramvay hatlarıyla ilgili bilgi için ridemetro.org sitesine başvurabilirsiniz.

metrohouston

İşte o inanılmaz ulaşım şirketinin logosu

Ancak kendimize itiraf edelim. Burada benzin fiyatı Türkiye’nin 4’te 1’i. İkinci el araba fiyatları 3 bin dolara kadar iniyor ve her yerde ücretsiz otopark var. Tabii ki de toplu taşımaya binmeyeceğiz! 🙂  Zaten buradaki mesafeleri gördüğünüz zaman, inanın bana bir şişe su için bile olsa, A noktasından B noktasına kesinlikle araba ile gidiyor olacaksınız. Gerçekten abartmıyorum. Gelin görün, aksini kanıtlayana benden bir depo benzin. Otobüs bileti değil ama illa benzin 🙂

Houston içinde araba kullanmak çok zor değil. Sertilere ve hız sınırına dikkat ettiğiniz sürece hiç sorun olmayacaktır. Maalesef tabelalara çok fazla güvenemiyoruz, çünkü yeterince detay vermiyorlar. Bu anlamda gps sizin en iyi dostunuz olacak. Sağolsunlar Houston’lular trafik kurallarına da pek uymazlar. Dolayısıyla rahat olabilirsiniz. Bu kadar zamandır ben daha çevirmeye giren bir araç görmedim. Özellikle alkollü araba kullanma konusunda sahip olduğumuz Türk paranoyası burada biraz yersiz kalıyor. ABD yasaları alkollü araç kullanımına ne kadar hassas da olsa, siz şoförlüğünüze güveniyorsanız ve içmeyi çok abartmadığınız takdirde sorunsuzca evinize gidebilirsiniz. Yeter ki kaza yapmayın, kural ihlali yapmayın.

Onun dışında burada herkes rallici. Otoyollarda hız limiti 60 mil yazıyorsa herkes 75’le gidiyor. Onlara uyabilirsiniz. Güruh halinde hızlı gidince sorun yok. Yalnız ortalık boşken kendi kendinize gazlarsanız peşinize bir polis takılabilir. Otoyol demişken, çok şükür şehir içindeki otoyolların yarısından çoğu ücretsiz. Ücretli olanların tabelalarında mutlaka Tollway lafını görürsünüz. Maalesef hepsinde nakit ödeme imkanınız olmuyor. Bu yüzden dikkaktlı olmakta fayda var. Eğer nakit ödeme varsa, tabelalarda daha otoyola girmeden cash yazıyor. `Peki acaba bu giside nakit ödeme var mı` stresinden kurtulmak istiyorsanız EZ Tag ismi verilen otomatik geçiş sistemine üye olabilirsiniz. Biz bundan henüz almadık ama detaylı bilgiyi hctra.org sitesinden alabilirsiniz. Aynı bizdeki gibi bir kredi kartı ekliyorsunuz ve krediniz azaldıkça sistem karttan otomatik para çekiyor. Eğer yanlışkla EZ tag’siz geçerseniz de yine aynı ınternet sitesinden sadece ufak bir fiyat farkıyla borcunuzu ödemeniz mümkün.

Otoyollarda olmasa da şehir içindeki yollarda çukur ve yarıklar aşırı derecede fazla. Bu anlamda lastiklerinizi kollamak ve korumak sizin en önemli görevlerinizden biri olacak. En son belediye seçimlerinde adayların en önemli kozları çukur tamirleriyle ilgiliydi. Beni seçerseniz kapatacağım dedi son başkan ama hala paldır küldür gidiyoruz yollarda. Bunu da bilmenizde fayda var diye düşündük 🙂

Alışveriş

Birleşmiş Eyaletler Amerika’sında alışveriş çok önemli bir gösterge. Sistem kazanma ve harcama üstüne kurulu. Kazan-harca… Ne kadar çok para, o kadar çok alışveriş. Şehirde 50 bin dolardan 25 Milyon dolar’a kadar ev seçeneği olunca haliyle içini ve içindekileri de ona göre dolduruyorlar. Ama biz yeni Türk göçmenler olarak ne yapıyoruz? Dikkatli davranıyoruz, öyle değil mi?

Kıyafet

Marka bir şeyler almak istiyorsak, mesafelere aldırmadan bir outlete gidip oradan topluca alabilirsiniz. Benim bildiğim outletler Cypress’teki Houston Premium, League City’deki Tanger, bir de Katy’deki Katy Mills. Bunun dışında giyim kuşam için ya öyle direkt sokak sokak hangi marka nerede diye yerini bilmek ya da evinize yakın olan bir alışveriş merkezine gitmek lazım. Belki size daha yakın baska alısveriş merkezleri vardır ama bu “Mall”lardan en büyükleri Galleria ve Memorial City. Bunların da dışında seri sonu marka ve kaliteli kıyafetler için Marshall’s ve Ross isimli zincir mağazaları aklınızda tutun. Ayrıca Walmart’tan da hesaplı ve kaliteli gündelik kıyafetler alabilirsiniz.

Market

Market alışverişleri için bizim burada 2 tane favorimiz var. Sebze-meyve çeşitliliği açısından Fiesta Market,  tüm diğer alışverişler için (evimize en yakın olan market diye)  Walmart. Walmart dünyanın en büyük şirketi. Şaka gibi ama cidd cıddı yıllık ciro bazında şu koskocaman dünyadaki 1 numaralı şirket. Dolayısıyla her köşe başında 1 tane bulmak mümkün. Ürün çeşitliliği muazzam. Balık tutma aparatlarından, ete süte, basketbol potasından, araba aküsüne, hırdavattan kuruyemişine, yatak başlığından ağrı kesicisinee kadar her şey aynı çatı altında satılıyor. Özellikle ilk taşındığınız zamanlarda Amerika nedir ne değildir diye Walmart’larda bol bol gezmenizi öneririz. Farklı Walmart’lar olsun ki mahlleye göre insan çeşitliliğini de görmüş olursunuz. Yalnız Walmart’ta satılan ürünlerin sağlıksız olduğunu düşünen, ordan alışveriş yapacağıma ölürüm daha iyi diyen insanlarla tanışabilirsiniz. Neymiş efendim her şey o kadar hormonluymuş ki, efsaneye göre hep Walmart’tan yemek alan adamın bir süre sonra boyu uzamaya başlamış. E tamam da, o zaman siz nereye gidiyorsunuz dedik ve cevaplar şunlar oldu: HEB, Whole Foods, Kroger, Costco, Trader’s Joe.  Organik, besbelli sağlıklı ve tabii ki birazcık da tuzlu. Bir şey almasanız da mutlaka gidin görün, nitelkim hepsi birbirinden rengarenk ve şahane. Son kademe olarak da mahalle aralarında benzin istasyonu ve Food Store adı verilen bakkalın rezilleştirilmiş versiyonları var. Anlamsız pahalı oluyor ama genelde 24 saat çalışan bu dükkanlar bazı durumlarda hayat kurtarabiliyor.

Size çok önemli bir ipucu. Siz benim yukarıda yaptığım gibi bir süpermarketi, bir dükkanı, bir alışveriş merkezini ASLA “Bu kesin en iyi yer” diye bellemeyin. Fiyatlar bazen o kadar komik oluyor ki… Bir demet maydanozu, bir seferinde bir markette 90 sente, öbür markette 1,50 dolara gördünüz diye ilerleyen zamanlarda düşünmeden hep aynı 90 sentlik marketten almaya başlarsınız. Ama fazla alışırsanız, başka bir gün, o geçen maydanozu 1.50 dolara satan markette, bildiginiz o bir demet maydanoz artik 50 sente satılıyor olabilir. Yani diyeceğim o ki fiyat hafızanızı ve araştirmaci kişiliginizi geliştirmenizde fayda var. Maydanoz saçma oldu da, kıyma, süt, su hatta pil ya da ampul gibi temel şeylerde, bu ufak gibi görünen farklar yıl bazında ciddi vurgunlara sebebiyet verebilir.

Marketgillere ek olarak şehirde çok yaygın olan Dollar Tree, Dollar General, Family Dollar gibi ekonomi mağazalarının fiyatlarına çok güvenmeyin. 1- Ucuz olsun diye plastikten peynir, gazozdan cif yapıyorlar. 2- Normalde 70 sent olan şeyi mağazada her şey 1 dolar diye, o ürünü çaktırmadan sepetinize koyduruveriyorlar. Denedik, gördük. Her şey kötü değil, ama uyanık olmak lazım.

Son olarak da Türk marketleri… Bizim favorimiz Sugarland tarafındaki Acacia Market. Gözünüzde canlandırmazsınız, o kadar iddialıyım. Böylesine bir Türk marketi Türkiye’de yok. Coca cola, nestle, lipton unutun bunları. Her şey ama her şey Türk malı. Türkiye’deki marketlerden daha Türk marketi. O kadar diyeyim 🙂 Prensip olarak o mağaza orada olduğu sürece Türkiye’den hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Gözünüz kapalı gelebilirsiniz. Ama tabi fiyat derseniz, bavulda kaç kilo yeriniz var, köşeye kahve çay sıkıştıramaz mısınız derim. Şöyle ki buradan alışveriş yaparken fiyatları TL’ye çevirmezseniz sıkıntı yok. Peynirin kilosu 15 dolar, evet yani HEB’de de 15 dolar. Ya da bir koli meyveli soda 12 dolar, evet Walmart’ta da öyle. Pul biber, beyaz peynir, yufka, baklava, sucuk, ciğer, kokoreç, kuru üzüm, salça, çay, türk kahvesi, ince belli bardak, kahve cezvesi… Aklınıza ne gelirse, hepsi var. Siz sorun ondan var mı bundan var mı diye, biz cevaplayalım 🙂

Bunun dışında başka başka Türk marketleri de varmış ama açıkçası biz çok ilgilenmiyoruz. Yeni kültür, yeni alışkanlıklar, yeni tadlar… Çayımı demlerim ok ama yanında illa ülker çubuk kraker yememe gerek yok. (Evet Ülker-Eti hepsi var tatlı tuzlu canınız ne çekerse)

Ev Eşyası

Eşya alışverişi içinse biz Türklerin çok yakından bildiği IKEA aynı sarı mavi ihtişamlı binasıyla Houston’da müşterilerini bekliyor. Ürünler %95 aynı. 2010’da Ümraniye’den aldığımız sehba bugün burada tıpa tıp aynı ismi aynı renk seçenekleriyle burada da mevcut. Ben hiçbir zaman büyük bir Ikea hayranı olmadım ama Deniz seviyor nedense (gerçi son zamanlarda Türkiye’de çıkarttıkları sucuk ekmek bayağı güzeldi). Belki de hanımefendilerin pratik zekası daha yüksek olduğu için Deniz Ikea’yı kendine böyle yakın hissediyordur. Tabii atlamamak lazım o koca yatağı ben monte etmeye çalışırken Deniz mutfakta çay içiyordu,  belki de ondan çok sevmiyorumdur Ikea’yı 🙂

Geyiği bir kenara bırakırsak, Ikea dışında bir şeyler arıyorsanız, kaliteli malzemeden yapılmış irili ufaklı ev eşyası için Walmart’a münhasır Mainstays markasını tavsiye ederim. Bu markadan aldığınız ürün ne olursa olsun, ürünün sağlam, kullanışlı ve hesaplı olduğunu göreceksiniz. Bunun dışında eşya alışverişi için Home Depot (Koçtaş’ın orijinali), Conn’s, Bath and Beyond gibi mağazlar da Houston’da sık sık karşınıza çıkıyor olacak. Yine yukarıda giyim altında bahsettiğim Marshall’s ve Ross mağazalarında ev eşyaları bulmanız mümkün.

*** Ozellikle ev eşyası konusunda, Houston’a geldiğimiz ilk günlerde yazdığımız şu yazıdan da fikir alabilirsiniz.

Parklar

Houston haritasına baktığınızda şehrin göbeğinde ya da köşesinde irili ufaklı yeşillik alanlar göreceksiniz. Türkiye’deki bina asfalt bina asfalt bina asfalt mantığından sıkıldığımız için bu parklar bize hala inanılmaz güzel görünüyorlar. Bunlar hem spor, hem piknik hem de gezmek için uygun. İster bisiklete binin ya da koşun, isterseniz ailenizle akşam gezmesine ördekleri beslemeye çıkın, isterseniz de mangal yapın. Mangal, önemli Türküz sonuçta. Sucuk da var, yukarıda yazdım ya 🙂 Genellikle bütün parklarda bir şekilde mangal yakmak serbest. En kötü parkın sadece belirli bir bölgesinde “mangal alanı” diye ayrılmış yerler oluyor. Detaylı bilgi için, mangalı bagaja yüklemeden önce, parkın internet sitesine girmenizde fayda var. Ceza meza yemek de var.

En popüler ve bizim en çok gittiğimiz park, Hermann Park, merkezde. Göleti, anıtı, meydanı, oturakları, yaya yolu… Her şeyiyle harika bir şehir parkı. 2 saat hayran hayran gezersiniz içinde. Bu parkla ilgili az aşağıda biraz daha bilgi vereceğim.

Şehir içinde bir de en babasından Memorial Park var. Otoyollarla çevrili. Her seferinde yanından geçerken ah şu arazilere ne gökdelen dikilir, aradan bir yol geçse trafik de azalır diyorum. Sonra içimden kendimce bir tövbe çekip yola devam ediyorum.

1024x1024

Memorial Park

Şehir dışında da Katy tarafına doğru Bear Creek ve George Bush parkları var. Biraz şehir dışında ama, bunlar artık park değil bildiğiniz orman.

Yani uzun lafın kısası, en az 4 tane açılır kapanır piknik sandalyesiyle, bir adet mangal ve bir paket kömür almak sizin boynunuzun borcu. Eğer içinizden birinin piknik yapmayanlardan olduğunu duyarsam, sitedeki haklarımı helal etmem. Bu arada aklıma gelmişken illa mangalı komple almanıza gerek yok. Bazı parklarda hazır betondan mangallar var. Kömür ve tel ızgara yetiyor. Ama temiz temiz kendi mangalınız olsun ya, boşverin unutun bunu 🙂

Gezilecek yerler

Maalesef Houston büyük bir şehir olmasına rağmen, çok tarihi bir şehir değil. Dolayısıyla çok fazla sayıda gezilecek, geniş geniş keşfedilecek merkezi noktaları yok. Merkezi bir meydan, önemli bir kilise veya uzun bir alışveriş caddesi gibi şehrin sembolü olarak değerlendirilebilecek noktalar yok. İşte Google’a Houston yazınca sadece gökdelen resimleri çıkmasının sebebi de bu.

Bu gökdelenlerin olduğu bölgeye downtown diyorlar. Arabayla içinden ya da yanından defalarca geçtik ama sadece bir kere arabadan inme imaknımız oldu. O da oradaki Phoenicia isimli marketi (Akdeniz ürünleri satan, Türk dahil) gezmek ve hemen yanındaki Discovery Green parkını görmek içindi. Bu ikisini ve onun dışında oralarda şehrin altını boydan boya saran tünelleri gezmek mümkün. Onun dışında yine Downtown’da Houston’ın ilk evlerini görmek siterseniz Heritage Society Müzesi’ne gidebilirsiniz.

Müzelere meraklıysanız, Natural Science, Fine Arts, Contemporary Arts, Health, Bicycle gibi bir çok müzenin bir arada topandığı Museum District denilen bölgede günlerinizi geçirebilirsiniz. Bu müzelerin çoğunun ücretsiz ya da indirimli olduğu günler mevcut. Gitmeden önce internet sitesinden bakarak kendinize bir gezi planı çıkarabilirsiniz. Ayrıca Houston Hayvanat Bahçesi de Hermann Park’ın içinde çok sık ziyaretçi alan özel bir yer.

Hermann Park demişken, parklarla ilgili kısımda birazdan bilgi vereceğim dediğim konuya geleyim. Hermann Park’ta yaz aylarında ücretsiz açıkhava gösteri ve konserleri oluyor. Örtüsünü ya da sandalyesini kapanlar oradaki tepeye yerleşip yanında getirdiği yiyecek ve içecekleri sessizce tüketirken bu ücretsiz sahne şovlarını izleyebiliyor. Detaylı bilgi için bu linke girebilirsiniz. Burada yapılan ücretsiz gösteriler dışında sahne sanatlarıyla ilgileniyorsanız Houston Symphony ve Houston Ballet’i takip edebilirsiniz. Ayrıca konser olarak sık sık Houston’da sahne alan süperstarlar oluyor. Daha geçenlerde Beyonce, Shakira, Cold Play gibi konserler buradaydı, ortalık şehir dışından otobüslerle gelen çılgın fanlarla doluydu. Neyse ki konserden sonra toplanıp gittiler 🙂

hermann-park-23510

Miller Outdoor Theater (Hermann Park)

Bir diğer gezilecek yer de Rice Üniversitesi kampüsü. Dünyanın en iyi üniversiteleri listesinde hangi alan olursa olsun ilk 10’a giren bu muazzam üniversitenin kapıları 7/24 açık ve gerçekten gezilmeye değer. Şehrin merkezinde olmasına rağmen böylesine doğal böylesine şık bir kampüste eğitim almayı çok isterdim doğrusu. Gittiğiniz zaman içindeki çeşitli kafe ve kafeteryaların dışında bir tane de öğrenci barına girmeniz münkün. Bizim Houston’da en favori mekanlarımız da Valhalla isimli bu öğrenci barı zaten.

Biraz şehir dışına çıkmaya karar verirseniz, güneydeki Galveston ve Kemah isimli deniz kenarı kasabalarından okyanusa ayak sokmak mümkün. Okyanusa girmek demiyorum, dikkatinizi çekerim çünkü o dalgalar ve derinliğini anlayamadığınız dip durumu sizi alıp Meksika’ya atmasından korktuğunuz için sadece ayaklarınızı sokabiliyorsunuz. Deniz havası almak için çok güzel yerler. Okyanusa ayak sokmak dışında sahil kısmında yürüyüp güzel birer tabak balık yemek için ideal yerler.

Houston’ın en çok gidilen bir diğer müzesi de Galveston yolu üstünde bulunan Nasa Müzesi. Astronotların aldığı eğitimler, uzaydaki hayatları, yedikleri giydikleri gibi şeylerden, animasyonlarla anlatılan uzay yolculuklarına kadar aklınızı başınızdan alacak bir müze.

Bunun dışında eğer birazcık daha araştırmacı ve gezici bir ruha sahipseniz şehrin etrafı 20-50mil arası bir sürü ufak kasaba, göl ve hatta milli park ile çevrili.  Yani aslında Houston’da  gezip görülecek bir sürü yer var. Siz bakmayın Houston bayat diyenlere. Bayat olan onların ruhu 😀

Spor takımları

ABD genelinde spor çok önemli bir çark. Houston’da da aynı şekilde. Profesyonel sporlar anlamında buz hokeyi hariç tüm sporlar burada mevcut: Basketbolda Houston Rockets, erkek futbolda Houston Dynamo, bayan futbolda Houston Dash, beyzbolda Houston Astros ve içlerinde son yıllarda en çok başarıya imza atan Houston Texans amerikan futbolu. Sorarsanız maçlara gidiyor musunuz diye, cevap hayır daha kısmet olmadı. Ama yukarıda yazdığım gezilecek yerler listesine eğer denk gelirseniz bu spor müsabakalarını da ekleyebilirsiniz.

Genel olarak bilgi vermek gerekirse, Dynamo ve Dash takımları futbolda orta sıraların takımı, pek final falan göremiyorlar. Rockets basketbolda her yıl bir şekilde playofflara kalıyor ancak o noktadan sonra ciddi bir varlık göstermiyor. Beyzbol ve amerikan futboluyla ilgili bilidğim çok az şey var. Beyzbol sıkıcı, barlarda bira tüketimini arttırmak için yapılmış bir oyun gibi sanki. Abaratacağım ama, her vuruş arasında bir bardak bira bitirip tekrar sipariş verecek kadar zaman geçiyor. Amerikan futbolu da keyifli ama çok şiddet içeriyor. Birbirilerine öyle kafa göz hiç acımdan daldıklarını gördükçe aldıkları darbeler dolayısıyla sağlıklarını nasıl koruduklarıyla ilgili şüphelere düşüyorum. Neredeyse boks kadar şiddet içeriyor gibime geliyor. Kasklar, omuzluklar falan olmasa her maçtan mutlaka bir kaç şehit çıkardı.

houston-sports-teams

Sizlerin de desteği ile önümüzdeki yıllarda Houston takımlarının şampiyonluğunu inşallah göreceğiz, gerekirse bayraklarımızı kapıp zafer sarhoşluğuna boğulacağız. Arabamızdan inmeden sokaklarda tezahürat yapıp coşacağız 🙂 Evet, iyi bir galibiyetten sonra bunu gerçekten aynı bizdeki gibi yapıyorlar. Ailecek arabaya doluşup, camdan sarkan 6 yaşında kıza leyleyloy diye bayrak sallattırırken kornaya basarak şehir merkezinde bir ileri bir geri gidip geliyorlar.

Ekonomi ve Ana Sektörler

Biraz da daha ciddi işleri güçleri anlatmaya çalışalım.

Houston ekonomisi son derece kuvvetli. İstatisliklere göre 2016 Houston’u 2015’e göre şehirdeki iş imkanlarını %309 arttırdı. Ayrıca Forbes dergisinin belirlediği Fortune 500 listesinde, halihazırda merkezi Houston’da olan 26 tane şirket var ve bu Houston’u ABD’de New York’tan sonra ikinci sıraya yerleştiriyor. Bu bilgileri de aktardıktan soran buradaki ana sektörlerin neler olduğunu hızlıca yazalım.

Teksas yazısında petrol kaynakları konusunda bir şeyler karalamıştım. Bütün diğer Teksas şehirleri arasında en çok petrol ve enerji şirketi olan şehir Houston. Shell, BP, GE, Chevron, Citgo, Phillips 66 gibi hiper süper mega dünya güçleri bizim şehirde. Bunların dışında ismini bilmediğimiz duymadığımız daha nice çok büyük şirketler de ekonomiye can vermeye devam ediyor.

Gönül ister tabii ki hepimiz bu şirketlerde işe girelim yılda 6 haneli paralar kazanalım ancak burada bu isimleri anmamın başka bir sebebi var. Houston, bu ve bunlar gibi ultra büyük şirketlere hizmet eden limanlar, depolar, tedarikçiler ve burada çalışan milyonerlere hizmet veren iş yerleri, oteller, restoranlar ve bunun gibi milyonlarca iş imkanı ile dolup taşmış vaziyette. Toplam 5000 tane enerji şirketle Houston’a Dünyanın Enerji Başkenti dedirtiyor.

Tabii petrol sektörünün ciddi bir handikapı var, o da inişli çıkışlı fiyatlar. Artık ne kadar doğrudur bilemem ama buna paralel olarak iş imkanları da artıp azalıyor diyorlar. Bu sebeptendir herhalde diye tahmin ediyorum, şehre ikinci ve çok kuvvetli bir sektör daha yaratmayı başarmışlar. Bu da tıp sektörü.

Tıp burada her zaman parlayan yıldız. Houston son model hastanaleri ve bunların içlerindeki eğitim imkanlarıyla sadece ABD’ye değil tüm dünyaya sağlık hizmeti veriyor. Teknoloji deseniz burada, araştırma deseniz burada… Özellikle kanser alanındaki uzman hastaneleri ile Houston çok ünlü. Bu anlamda buralarda çok fazla Türk doktor, Türk araştırma görevlisi ve Türk hasta görmeniz mümkün. Üstüne üstlük son zamanlarda buralara yeni yeni sağlık tesisleri yatırımları yapılmaya devam ediliyor.

Rakam vermek gerekirse el kadar Medical Center isimli bölgede 52 bin kişi çalışarak yılda 4,8 milyon hastayla ilgileniyor ve 10 Milyar dolarlık ekonomiyi döndürüyorlar. Fikir vermesi açısından, bu rakam da koskoca İzmir’in tüm sektörlerle birlikte bir yılda yaptığı ihracatın yarısına eşit. İzmir’liler alınmaca yok, bunlar resmi rakamlar 🙂

skmc1005

Medical Center

 

İş – Ev Arası Hayat

 

Houston’da bir miktar trafik var. Ancak gözde büyütülecek, İstanbul’la kıyaslanacak kadar değil. Mesafeler çok uzun olduğundan ve güzergahlarda mutlaka otoyol opsiyonu olduğundan trafik akıcı oluyor. Bununla birlikte eviniz ile işiniz arasındaki mesafeye dikkat etmenizi tavsiye ederiz. Örneğin Sugarland’de çalışan bir insanın Humble’da işe girmesi demek her gün git gel 130 km yol yapması demek oluyor. İkisi de Houston sayılıyor ama işte şehirde mesafeler uzun. Bu yüzden iş ararken internet sitelerine evinize yakın posta kodunu girip şu kadar mile kadar diye mesafe koyarak aratın. Eğer her şey yolunda giderse benimki gibi ev ile iş arası 1,2 mil mesafede iş bile bulabilirsiniz. Trafik varsa 8 dakika, yoksa 5 dakikada ofisteyim.

Evden işe gidip gelmek İstanbul’daki gibi 1,5 saat, 2 saat olmayınca insanın kendisine ve ailesine zamanı kalıyor. İnanır mısınız bilmiyorum ama akşam işten çıkıp saat 6.15’te evde olabiliyoruz. Ve yatıncaya kadar kendimize ayıralabileceğiz 5-6 saat zamanımız oluyor. Yemekten önce sporumuzu yapabiliyoruz, kitap okuyabiliyoruz, bu siteye yazı yazabiliyoruz, geniş geniş gezip tozabiliyoruz, hatta part time home office ek iş bile yapabiliyoruz. Yeri geliyor bu akşam ne yapacağız diye artan zamanı nasıl değerlendireceğimizi şaşırıyoruz.

Eh, zaten buraya gelme amacımız bu değil miydi? Uzun lafın kısası iş ve özel hayat dengesi Houston’da sizin için de mükemmel olabilir.

Türkler – THY – Konsolosluk

Sizlerin de bildiği üzere Houston Türklerin yaşamayı en çok tercih ettiği ABD şehirlerinden biri. Yukarıda da bahsettiğim üzere buradaki Türk marketleri ve Türk restoranları burada ne kadar çok Türk yaşadığının göstergeleri. Burada kendi aramızda konuştuğumuzda Houston’da 30 bin Türk yaşıyormuş diye konuşuyoruz ama bu iddianın altyapısı nedir bilemiyorum. 2015 genel seçimlerinde Houston Konsolosluğu’ndaki sonuçlara bakarsak kayıtlı olan 7 bin kişiden 3 bin kişi civarı sandığa gitmiş. Bu aslında Houston’da yaşayan kişi sayısından ziyade Texas’ta yaşıyanı gösterse de en azından oy verenlerin bir çoğu Houston’dandir dersek yine de 30 bin rakamına uzaktan yakından yaklaşamıyoruz. Artık ne kadar doğru ne kadar yanlış yaşayıp göreceğiz. Ancak Galleria’da gezerken, gittiğiniz bir restoranda ya da markette Türkçe konuşan birilerine rastlamak son derece mümkün ve büyük ihtimalle siz de rastlayacaksınız.

Houston’ın bizler için en büyük avantajlarından biri de Türk Başkonsolosluğu’nun burada olması. İşimiz düşmez demeyin, düşebiliyor. Mesela adres güncellmesi buraya gelir gelmez yapmanız gereken ilk işlemlerden biri. Değiştirmezseniz SGK sizi sessiz sedasız GSS’ye borçlandırıyor. Ayrıca başka bir sferde de Amerkan sağlık sigortası işlemleri için evlilik cüzdanımızın ingilizce onayını almamız gerekti (Aklınızda olsun bizim bordo defterlerde ana dil Türkçe ve Fransızca). Onun dışında her türlü noter, askerlik veya nüfus işlemi için de konsolsolukla işiniz olacak. İnsanlar bu tarz işlemler için Dallas’tan, El Paso’dan buralara kadar gelmek zorunda kalabiliyorlar.

Daha önce de bahsetmiştik, THY’nin İstanbul-Houston karşılıklı seferleri yaz aylarında haftada 7 gündü. Misafirlerimiz gelip giderlerken THY yetkilileriyle sohbet etmeye çalıştım ve genelde işler gayet iyi diyorlar. Yazın gerçekten öyleydi, hep tıka basa dolu olarak gidip geliyordu. Turistik ve iş için gelenler dışında dünyanın herhangi bir yerinden ucuza Houston’a ulaşmak isteyen insanlar Atatürk Havalimanı’ndan aktarma yapmaktan çekinmiyor. Siz de görürsünüz, bizim uçağın indiği saatlerde İAH E Terminalı birleşmiş milletler gibi oluyor. Rengarenk insanlar, değişik milli kıyafet giyen ama elinde bizim Duty Free torbası insanları izlemek çok eğlenceli 🙂 Hele bir de bizim uçuş görevlileri köyü lacivert üniformalarıyla minik bir ordu halinde kapıdan çıkınca insanı böyle bir duygu seli basıyor.

Bizim görüşümüz

houston_1

We love Houston.

Tabii ki burası çok kötü hiç memnun değiliz demeyecektik 🙂

İşin şakası bir tarafa, aradan geçen bir yıla yakın zamandan sonra artılarıyla eksileriyle biz burayı hala seviyoruz. İşimizi gücümüzü oturttuktan sonra, günler burda su gibi akıp geçmeye başladı. Her geçen gün kendimizi daha çok Houston’lu gibi hissederken, nasılsınız sorusuna artık yuvarlanıp gidiyoruz demeye başladık. Bu da bize göre iyi bir işaret, bizim için hayat gayesi Houston’da başarılı bir şekilde devam ediyor demektir.

Biz burayı sevdik çünkü burada kendimize zaman ayırıyoruz. Doğada zaman geçirebiliyoruz. İşlerimizde baskı ve abartı yoğunluktan uzak bir şekilde saygı görüyoru, çalışmalarımız takdir görüyor. Kimseyle kavga etmemize gerek kalmadan koskoca bir takvim ayını devirebiliyoruz. Türkiye’den özlediğimiz her şeyi burada bulabiliyoruz.

Hava sıcak, orada çok Türk var, zaten orası Amerika’ya benzemiyor diyenlere -> Evet, haklısınız.

Ama Houston’u Houston yapan da bunlar ve buna alışabilir hatta ve hatta sevebilirsiniz.

Amerika’ya benzemiyor derken biraz açayım. Boston, New York, Washington DC gibi şehirleri gezmiş ve kısa süre de olsa oralarda yaşamış bir kişi olarak, öncelikle, insanlar tipleri, giyimi, hareketleri ve konuşmalarıyla biraz farklı. Ayrıca Houston, yapı itibariyle yukarıda bahsettiğim şehirlere göre dağınık ve düzensiz. Kaldırımsız şehir mi olur hem de 21. yüzyıl ABD’sinde? Evet Houston maalesef böyle bir yer.

Türkiye’den benzer bir örnek vermek mümkün değil ama özetlemek gerekirse bize göre Houston küçük şehir kafasında mega bir şehir. Bu anlamda taşınma kararını vermeden buraya gelip buraları gezmenizi, şehri yaşayıp hissetmenizi tavsiye ederiz.

 

Sizlere kısaca özetleyip kendi deneyimlerimizi aktarmak istedik. Burada yazdıklarımı Youtube’da bir videoda izlemeyi tercih eder miydiniz bilmiyorum ama bence yazıda olması daha iyi. Çünkü hem akılda kalıcı oluyor hem de geriye dönüp ulaşması daha kolay oluyor.

Umarım faydalı olmuştur ve kafanızdaki soru işaretlerini giderebilmişizdir.

Eksik olduğunu düşündüğünüz, merak ettiğiniz ya da daha fazla bilgi almak istediğiniz bir şeyler varsa sormaktan çekinmeyin.

Herkese selamlar!

 

31 thoughts on “Houston Hakkında”

Comments are closed.